Bakan Avcı, Kanal 24´e Konuk Oldu  
Bakan Avcı, Kanal 24´e Konuk Oldu

Bakan Avcı, Kanal 24´e Konuk Oldu

Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Kanal 24’te 19. Millî Eğitim Şûrası’nı değerlendirdi

Bakan Avcı, Kanal 24´e Konuk Oldu

Eğitim Şûrası

Birkaç gündür Millî Eğitim Şûrasının bazı başlıklarıyla ilgili büyük bir tartışma sürüyor. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan açıklama yaptı. Muhalefetten hem Sayın Kılıçdaroğlu, hem de diğer üyelerden açıklamalar var. Bakıyorum 179 tavsiye kararı var, yani sadece sayfa olarak 12-13 sayfa tutuyor. Ama bunun içinde 4-5 tanesi çok da aslında daha önceden tanık olmadığımız şeyler değildi ama çok tartışmalı oldu. Sanki Türkiye’de bir şeriat özlemi, bir Osmanlıcılık özlemine dair bir algı oluştu ve bunun tartışmasını yapıyoruz şu anda. Önce isterseniz şûra kararlarının geneli üzerine bir değerlendirmenizi alayım, sonra bu tartışmalı başlıklarla ilgili son durum nedir, çünkü şûra kararlarını aldı, ama şimdi ne olacak? sorusuna teşekkür ederek başlayan Bakan Avcı; “Gerçekten önce şûra neydi, ne yaptı, nasıl toplantı, kimler vardı, hangi konuları görüştü, hangi tavsiye kararları alındı; bunları derli toplu bir biçimde bilip meseleyi biraz sakin bir şekilde konuşmakta, tartışmakta fayda var. 19. Milli Eğitim Şûrası 4 temel konu başlığı gündemiyle toplandı. Şûra Yönetmeliğine göre her  şûrada birkaç konu başlığı belirleniyor gündem olarak, önceden bu duyuruluyor ve onun dışındaki konular şûrada konuşulmuyor, tartışılmıyor, sadece şûra gündeminde olan konular görüşülüp tartışılıyor. Bizim de 4 temel gündem maddemiz vardı.

Bunlardan bir tanesi; öğretmen niteliğinin artırılması. Yani öğretmenlerimizin mesleklerini daha iyi icra edebilmeleri için ne yapmamız gerekir, bu sorunun cevaplarını aramak üzere oluşturduğumuz bir gündem maddesi, öğretmen niteliğinin artırılması. İkinci gündem maddemiz; yönetici niteliğinin artırılması. Yani eğitim yöneticilerimizin, il müdürlerimizin, ilçe müdürlerimizin, şube müdürlerimizin, okul müdürlerimizin, müdür yardımcılarımızın niteliklerinin artırılması. Yani görevlerini, mesleklerini, işlerini daha iyi yapabilmeleri için yönetici olarak ne yapmamız lazım, hangi tedbirleri almamız lazım, bununla ilgili bir gündem maddemiz vardı. Üçüncü gündem maddemiz; ders çizelgeleri. Hangi dersler ne kadar okutuluyor, hangi aşamada, yani eğitimin hangi kademesinde düzenleme yapılabilir mi, bunlara ilişkin gündem maddemiz vardı.

Bir de, okul güvenliği başlıklı bir gündem maddemiz vardı. Okul güvenliği derken de sadece okullarımızın fiziki güvenliği değil o da dahil olmak üzere okul çevresi ve okul çevresine yönelik özellikle uyuşturucu gibi çocuklarımıza yönelik tehditlerin nasıl önlenebileceği, bertaraf edilebileceği, daha sağlıklı eğitim ortamlarının her anlamda daha sağlıklı ve güvenli eğitim ortamlarının nasıl oluşturulabileceği, bunları konuşmak üzere biz bu şûrayı topladık ve bunları konuştuk. Şimdi tabii bu 179 kararı tek tek burada okumam mümkün, ama bir fikir vermesi için; mesela okul öncesi öğretim programları ve haftalık ders çizelgeleri. Bunu da, okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liseler bazında tartışıldı. Birkaç tane böyle rastgele seçerek, yani şûrada ne kadar değişik konuların da tartışıldığını, son günlerde polemik konusu yapılan konuların dışında şûrada aslında pek çok önemli konunun da görüşüldüğünü, ama bu polemikler nedeniyle asıl görüştüğümüz diğer konuların da gölgede kalma ihtimalini gördüğümüz için bunları kısaca rastgele birkaç örnekle vereyim. Okul öncesinde mesela, okul öncesi eğitimde uygun enstrümanlarla Türk müziği çalışmalarına yer verilmesi. Hakikaten rastgele seçerek, siz bana söyleyin, beşinciyi okuyayım mesela; okul öncesi eğitimde öğretim programlarının çocukların özgüven becerilerini ve birey olma bilincini geliştirmeye yönelik olması, tavsiye kararı. İlkokullardan bir-iki örnek vereyim mesela; görsel sanatlar ve müzik derslerinin haftada en az iki saat olması, tavsiye kararlarından bir tanesi. İlkokulda okuma kültürünün kazandırılmasına yönelik etkinliklerin artırılması. İlkokullarda serbest etkinlikler için bir uygulama kılavuzu hazırlanması, serbest etkinlikler bölümünde her öğretmenimizin kendi bireysel tercihlerine göre değil ama onları da içerecek bir biçimde bir yönetmelikle bu serbest etkinlikler saatlerinde neler yapılabilir, nasıl yapılabilir. Ortaokullarda birinci maddeden başlayayım, tekli öğretime geçilmesi. Aslında okul öncesinde de ayın karar var, okul öncesinde de tekli olması, ilkokulda da… Tekli-çiftli ne demek? Sabahçı-öğlenci olmasın, çocuklarımız bir günde sabahtan diyelim öğleden sonra belli bir saate kadar tek eğitim almalı. Bu özellikle önemli: Çünkü pek çocuğumuz sabahçı-öğlenci eğitim aldıkları için, çiftli eğitim olduğu için çok erken saatlerde okullara başlıyorlar sabahçılar, öğlenciler de çok geç saatlerde bitirebiliyorlar. Özellikle kış günlerinde bu çok zor oluyor.” dedi.

 

Kışın çok sorun oluyor, karanlıkta gidiyorlar, öbürleri de karanlıkta çıkıyor. Fiziki imkanlarla ilgili değil mi, var mı o kadar okulumuzun nasıl yapılacağına dair sorulan soruya ise Bakan Avcı; “Yok, onun için bu tavsiye kararı. Ben de zaten şûradan sonra yaptığım bir açıklamada da bunu özellikle orada da söyledim, yani Genel Kurul kapanış konuşmasında da. Tavsiye kararlarının pek çoğu evet bizim de canı gönülden benimsediğimiz, uygulamak isteyeceğimiz kararlar olmakla birlikte, bunlar maddi imkanlarla, yasal altyapıyla, yani yapılabilecekler var, belli bir vadede yapılabilecekler var, biraz daha uzun bir vadede yapılabilecekler. Şimdi tavsiye kararı alındı, evet önümüzdeki yıldan itibaren bütün okullarımızda teklif eğitime geçiyoruz diyemeyiz. Çünkü derslik yapımımız hızla sürüyor, biz Cumhuriyet tarihinin en çok derslik yapan iktidarıyız. Ama buna rağmen hala çok sayıda yeni dersliğe ihtiyacımız var. Bununla ilgili planlarımız, programlarımız da yürüyor, pek çok inşaatımız sürüyor. Ama biraz daha bunun için tekli eğitime, bütün okullarımızda tekli eğitime geçebilmek için biraz daha zamana ihtiyacımız var doğrusu. Ortaokullarda dediğim gibi tekli eğitime geçilmesi. Yine aynı şekilde görsel sanatlar, müzik derslerinin birleştirilerek haftada iki saat olarak verilmesi. İlkokulda verilen oyun ve fiziki etkinlikler dersiyle ortaokulda verilen beden eğitimi ve spor derslerinin isminin beden eğitimi ve oyun olarak değiştirilmesi. Şimdi burada oyun deyince ortaokul öğrencilerimiz alınganlık göstermesinler. Evet, birçoğu zaten oyun da isterler, ama basketbol da bir oyundur, hentbol de bir oyundur. Ben kamuoyunda tartışılmayan veya hiç gündeme gelmeyen, hiç değinilmeyen başlıklara böyle bakarak biraz da öyle söylüyorum.

Lise, öğrencinin bir haftada aldığı toplam ders sayısının çeşit olarak azaltılması amacıyla derslerin bir kısmının dönemlik olarak uygulanmasına imkan veriliyor.  Ortaöğretimin bütün sınıflarında seçmeli fizik, kimya ve biyoloji dersleriyle ilgili uygulamalara haftalık ders çizelgelerinde yer verilmesi. Yani teorik olarak görülen özellikle fizikte, kimyada, biyolojide teorik görülen konuların aynı zamanda hafta içerisinde belli saatlerde uygulamalı olarak da yapılması, deneylerin yapılabilmesi. Bununla ilgili bir FEN-LAB Projemiz de var, onu daha sonra yine tartışırız, konuşuruz. Yani hafta sonlarında da bizim illerimizde açtığımız bilim sanat merkezlerimiz var. Oralarda çocuklarımıza bu uygulamaları, deneyleri yapabilir hale geliyoruz. Efendim, Kutlu Doğum Haftası, Muharrem Ayı ve Aşure Gününün belirli gün ve haftalar kapsamına alınması. Yani özellikle o günün, o haftanın öneminin, anlamının programlanması.” dedi.

 

Öğretmen Strateji Belgesi

Bakan Avcı: “Mesela öğretmen yetiştiren yükseköğretim kurumlarına öğrenci seçim sürecinde öğretmen yeterlilikleri konusunda öğretmen ilgi ve yeteneklerini temel alan çoklu değerlendirme ilkelerinin hayata geçirilmesi. Eğitim fakültesi dışında öğretmenlik atamasına teşkil eden lisans programlarından mezun olanlara uygulanacak öğretmen yetiştirme programları uygulama ağırlıklı en az 2 yıllık olacak şekilde yeniden düzenlenmeli gibi böyle rastgele seçerek söylüyorum.” dedi.

 

Biliyorsunuz, önümüzdeki 10 yıl içinde, 15 yıl içinde hangi branştan ne kadar öğretmene ihtiyacımız olacağını öngörmek üzere hazırlanmış bir modelleme çalışması. Dolayısıyla bizim öğretmen istihdamına ilişkin önümüzdeki 10 yılda, 15 yılda ne kadar yeni öğretmene hangi branşta ihtiyacımız var, bunların ihtiyacını hep tekli öğretime geçilmesi ve 30 kişilik sınıflardan oluşması halinde, yani en iyimser tabloda bizim ne kadar öğretmene ihtiyacımız olacak.” diyerek cevap verdi.

 

Tavsiye Kararlarındaki Tartışmalar

Dört, beş tavsiye kararı üzerine Türkiye’de büyük bir tartışmanın sürmesine ilişkin Bakan Avcı; “Müsaade ederseniz diğer başlıklardan da iki-üçer tane okuyayım, yani şûranın gerçek mahiyetinin anlaşılması bakımından bu çerçeveyi göstermek için söylüyorum. Eğitim yöneticilerinin niteliğinin artırılmasına ilişkin mesela, okul kurum yöneticiliği görev olarak görülmeli ve belli bir süreyle sınırlandırılmalı. Bu mesela bizim zaten yaptığımız bir çalışma, bu da epeyi tartışıldı kamuoyunda. Yani 4 yılı doldurmuş olan okul yöneticilerinin, müdürlerimizin yeniden değerlendirilmeye alınmasını kastediyor. Şûranın aldığı tavsiye kararını biz zaten geçen yıldan itibaren uyguladık. Yöneticilikte kariyer basamakları düzenlenmeli ve uygulanmalıdır. Yönetici görevlendirmeleri eğitim-öğretim yılı başlamadan önce tamamlanmalıdır.” dedi.

 

Okul ve Kurum Türlerinde Kadın Yönetici

Kadın yöneticiler konusuna da değinen Bakan Avcı: “Okul ve kurum türlerinden kaynaklanan kadın yönetici lehine pozitif ayrımcılık uygulanması bütün okullara genişleterek uygulanmalıdır. Ben bekliyordum ki özellikle kadın dernekleri, sendikalar bu tavsiye kararını uygulamamız için biraz daha bize ısrarlı olsunlar, baskı yapsınlar.” dedi.

 

Hizmetiçi Eğitim

Bakan Avcı: “Efendim, mesela hizmet içi eğitimle ilgili çok ciddi kararlar alındı yani mevcut öğretmenlerimizin ve eğitimcilerimizin, yöneticilerimizin de hizmet içi eğitimlerle pekiştirilmesi, arttırılmasın ilişkin. Hizmet içi eğitim programları akredite edilerek eğitim yöneticilerinin belli bir zaman diliminde belirli kredide eğitim almaları. Giderleri kurumca karşılanmalı bu eğitimlerin ve alınan eğitim yöneticilerin değerlendirilmesinde kullanılmalıdır gayet tabi çok makul da bir öneri. Döner sermayesi olan okullarda müdür yardımcılarından birinin işletme muhasebe alanında formasyona sahip öğretmenler arasından seçilmesine öncelik verilmesi. Okul güvenliği konusunda uzmanlar yetiştirilmeli ve bu uzmanlar il ve ilçe düzeyinde istihdam edilmeli. Zaten şimdi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının hazırladığı yasa teklifinde de bütün iş yerleri için zaten biliyorsunuz iş güvenliği uzmanı yetiştirilmesi. Bunların birde ayrıcı okullar için uzmanlaşmış, eğitim kurumları için uzmanlaşmış güvenlik uzmanlarının yetiştirilmesi tavsiye kararı bunu öngörüyor. Okul giriş, çıkış saatlerinde okul çevresinde trafik polisi ve gönülle trafik denetmenleri görevlendirilmelidir.” dedi.

 

Osmanlıca Dersi

Özellikle Osmanlıcayla ilgili başlayan bir tartışma var. Bugün örneğin, Sayın Murat Bardakçı’nın yazısında da vardı madde madde yazmış. Şöyle bir algı oluşuyor: Bir kere alfabeyle değil galiba karışıyor ağırlıkla sanki başka bir dille konuşmaya başlayacakmışız gibi, o yüzden böyle konuşacağız da bunun alfabeye, kağıda geçirme kullanılacak harflerle ilgili bir tartışma temelde. İki, yani şu çok hayal edilebilir bir şey değil, yani herkes öğrense ve herkes çok istese bile artık bu saatten sonra bu alfabenin değişeceğini, başka bir alfabe kullanacağınızı düşünüyor musunuz, yoksa buradaki Osmanlıcayla ilgili tavsiye kararı yahut da bu tartışmaların temel amacı daha çok buna ilgi gösteren, bu konuda uzmanlaşacak ya da eğer mümkünse de hani nasıl insanlar iyi kötü İngilizce, Almanca çeşitli yabancı dilleri biliyorlar bunlar gibi Osmanlıca da aşina olmaya yönelik bir tartışmanın içinde miyiz? sorusuna Bakan Avcı; “Şimdi önce sizde işaret ettiniz bende Sayın Murat Bardakçı’ya bugünkü yazısından ötürü özellikle çok teşekkür ederim, gerçekten meseleyi çok açık ve net bir biçimde ortaya koymuş. Yani bütün bu tartışmaları aslında nasıl bir enformatik cehaletten kaynaklandığını da doğrusu çok güzel özetleyen bir yazı onun için teşekkür ediyorum. Bir defa Osmanlıca diye sanki hiç bilmediğimiz bir yabancı dil öğretilecekmiş gibi bir algı oluşturuluyor veya o düzlemde tartışılıyor böyle bir şey yok. Yani eski Türkçe dediğimiz zaman işte bugün maalesef kullanımda olmayan pek çok eski kelimemizin tekrar hayatiyet bulması, çocuklarımızın 150-200-500 neyse ama çok sınırlı bir dil, sözcük dağarcığıyla, vokabülerle konuşmalarını, düşünmelerini değil daha geniş bir sözlükle, daha çok kelime bilerek, daha çok karmaşık veya incelikli ifadelerde kullanabilecekleri, dil yetilerini geliştirebilecekleri bir onlara imkan sağlamak bunun derdi bu. Burada öğretilmek istenen harf devriminden önce yazılmış olan eserlerin gündelik, yani gazetede olabilir, bu işte hep mezar taşı üzerinden konuşuluyor, ama yani edebiyatımızın güzel örneklerinin de çocuklarımızla tanıştırılması, tanınması. Çünkü, mesele sadece bir yazı mesele olmaktan çıkıyor, dediğim gibi kelime dağarcığının genişlemesi. O çocuklarımızın pek çok yazarımı tekrar keşfetmelerine,  şairimizi keşfetmelerine, tekrar bulmalarına yarayacak. Şimdi bir de işin bilinmeyen veya bilinse de yeterince gündeme getirilmeyen bir tarafı da şu: Zaten okutuluyor yani bugüne kadar kim zarar gördü? Sosyal bilimler liselerimizde biz senelerdir Osmanlıca dersi, sosyal bilimler liselerinin 10-11-12. sınıflarında yani lise 2, lise 3, lise 4 bu sınıflarda zaten Osmanlıca dersi zorunlu olarak sosyal bilimler liselerinde zaten senelerdir okutuluyor. F liseler. Ve oradaki çocuklarımızda okudukları kitaplara baktığım zaman ben en son Adapazarı Sakarya’da Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesine gittim yani bir gün yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim. Duvarlara astıkları, davet ettikleri yazarlar, çizerler, şairler, çocukların çıkardığı dergiler, hatta kitaplar, kitap hikaye kitabı, antoloji hikayeleri çocukların yazdığı, öğrencilerimizin hikayelerinden oluşan kitap var. Şimdi bundan kim ne zarar ve hakikaten orada diyelim antolojide bana da hediye ettiler. Bu çocukların o Osmanlıca dediğimiz dersten, yani Türkçeden, yani eski Türkçeden ne kadar yararlandıklarını, kelime haznelerinin nasıl genişlediğini, bazı karmaşık duygu durumlarını ne kadar güzel anlatabildiklerini görüp çok mutlu oldum. Şimdi sosyal bilimler liselerinde edindiğimiz tecrübenin Anadolu imam hatip liselerini de onların zaten ders konuların bazılarında bu kelime dağarcığı kendiliğinden genişlediği için oralarda daha rahat bu geçişi yapabileceğimiz düşüncesiyle bu tavsiye kararın da dendi ki Şûra’da Anadolu imam hatip liselerinde de zorunlu olsun. Diğerlerinde şu anda seçmeli, bir süre daha belki seçmeli olarak devam eder. Sonra İlber Ortaylı’nın dediği gibi inşallah yeterince bu dersleri okutabilecek, yetişmiş, iyi yetişmiş öğretmenlerimizi de yetiştirerek bu dersi diğer okullarımızda da belki o zaman şeye böyle zorunlu mu, seçmeli mi olsun demeye bile gerek kalmaz. Bakın bizim okullarımızdaki durumu aynı zamanda hafta sonlarında bizim Hayrat Vakfı’yla imzaladığımız bir protokol gereğince açılan Osmanlıca kurslarımız zaten var ve yüz binlerce insan, genç, yaşlı, yetişkin, ev hanımı, serbest meslek sahibi ve öğrenci. İnsanlar bu kurslara gidiyorlar ücretsizde bu kurslar, bu kurslarda eski Türkçeye yazılmış metinleri okuyabilecek beceriyi kazanıyorlar. Hatta ben 6 ay önce sertifika programı vardı oraya gittim Somalili bir üniversite öğrencisi Türkiye’de eğitim görüyor Somali’den gelmiş, Türkçe de öğrenmiş birde buna merak sarmış, orada ferman okudu bize yani ödül sırasında bir padişah fermanını orijinalinden güzel güzel okudu çocuk bunda ne zarar var, kime ne zararı var” dedi.

 

Orta Çağ geri dönüş eleştirilerine ise şu şekilde cevap veren Bakan Avcı; “O zaman şunu düşünmemiz lazım: 179 tavsiye kararı alınmışsa, ama ısrarla belli bir mühendislikle diyelim bunların üç tanesi bir araya getirilerek böyle bir polemik ortamı oluşturuluyorsa bu sağlıklı bir şey değildir. Şimdi kimin Orta Çağ’ından bahsediyorsunuz, hangi Orta Çağ’dan? Şimdi bir tane Orta Çağ yok Doğu’nun Orta Çağ’ıyla, Batı’nın Orta Çağ’ı, Avrupa’nın Orta Çağ’ıyla, Çin’in Orta Çağ’ı, Çin’in Orta Çağ’ıyla Mezopotamya veya bizim bölgemizin aynı Orta Çağ mı, aynı zamanlar mı ve aynı kültürel ortamları mı kast ediyoruz? Muhalefetten bazı siyasetçi arkadaşların işte Orta Çağ karanlığı falan dedikleri şey başka coğrafyaların karanlığı demektir. Yani canımız istediği zaman kendi Orta Çağ’ımızın yüksek verimlerine, Yunus Emre’mize, efendime söyleyeyim Mevlana’mıza atıfta bulunacağız. Buranın Orta Çağ’ı başka bir zamandı, onların Orta Çağ’ı başka bir zamandı. Bunu zaten Batılılarda bunu ayırt ederlerdi. Bizde bu klişe söylem vardır, birde hani eller Ay’a, biz yaya falan şeyi de bulaştı bu tartışmalara. Çünkü, ben bir-iki televizyon kanalında gördüm tamda o günlerde NASA Mars’a gönderilecek. Şimdi önce onu verip, sonra bakın Amerikalılar bunları konuşuyor ama biz hala neleri tartışıyoruz tadında böyle bir güya karşıtlama üzerinden ne kadar yanlış bir şey yaptığımız vurgulanmak isteniyor. Bunlar yanlış o ayrı, bu ayrı bizde de ben şimdi FATİH Projesinin örneklerini konuşmaya başlarsak NASA’yla işte o kadar uzak olmadığımız, yani bizde NASA gibi çalışıyoruz anlamında söylemiyorum. Bu konulara, bu gündeme, günümüzün bu taleplerine de yönelik neler yaptığımızı müsaade ederseniz iki örnek de ben vereyim. Yani bizim bu sabah Başbakan Yardımcım Sayın Ali Babacan’ın Başkanlığında bu FATİH Projesiyle ilgili son durumu gözden geçiren bir toplantımız vardı oradaki sunum dosyası da işte tesadüfen yanında. Şimdi bizim FATİH Projesi diye bir projemiz var. Geçen yıl 675 bin tablet bilgisayar dağıttık öğrencilerimize bu yılda inşallah uygun sayıda Peki, içerikte ne yapıyoruz? Bakın biz son 1 senedeki içerikle ilgili şeyimizi söyleyeyim, şu anda 1355 dergi dijital ortama aktarılarak bizim EBA  diye bir portalımız var, eğitim bilişim ağı. Buraya bütün eğitim materyallerini dijital olarak buraya yüklüyoruz. Yüklediğimiz bu materyallerden dergi 1355 dergi var, 85046 görse malzeme var. 7400 video var bu görseller fotografik olanlar, birde videolar var 7400 videomuz var. E-kitaplarımız başladık şimdi 1674 e-kitabımızı yükledik, öğretmenlere yönelik portalımız 26 taneydi ben göreve başladığımda 47’ye çıkardık. 11’di kamuya açık olan portalımız 30 oldu yani kamu şeyleri. Ses dosyası özellikle görme engelli çocuklarımız için ses dosyalarımız var. Yani okuyamıyor çocuk görme engelli nedeniyle normal kitabı ona MP3 playerler dağıtacağımızı da söyledik. Bunun üzerinden ses dosyasıyla kitaplar, ayrıca hikayeler veya ders materyalleri 4241 ses dosyasını şu anda yüklemiş vaziyetteyiz. 681 dokumanı var gene yüklenmiş. Birde özellikle bu orta öğretimden ilk temel öğretimden, ortaöğretime geçiş sınavlarında çocuklarımıza kolaylık sağlamak üzere 8. sınıflara yönelik materyallere ağırlık veriyoruz. 294 yeni ortak kazanım videosunu yükledik 8. sınıflara yönelik olarak. Ve şu anda ortalama kullanıcı sayımız 1 milyon 229 bin 815. Yani matematik eğitiminde, Türkçe eğitiminde. Hani şöyle şeylerde var: İşte önce Türkçeyi doğru düzgün öğrensin, bunlar birbirinin alternatif şeyleri değil. Yani matematik öğretmekle bir başka dersi alternatif gibi koymanın manası yok. OECD ülkeleri arasında durumunu en hızlı düzelten ülkeler arasında birinciyiz, yani PISA’da yukarı doğru çıkış hızımız OECD ülkeleri arasında bir numaradayız yukarı çıkış hızımızda, yani yerimizi değiştirme performansımız iyi, inşallah daha da hızlanacak. Daha da vurucu olan bir tarafını söyleyeyim, bu yukarı çıkış hızımızda özellikle dar gelirli çocuklarımızın durumunu iyileştirmede en ilerideyiz. Yani topluca durumumuzu yukarıya taşıma hızımız iyi, taşıma hızımızdan söz ediyorum, yerimiz değil, yani zaman içerisinde bu hızla giderseniz yukarıya doğru daha kısa zamanda çıkacaksınız demiş oluyor o göstergeler bize. Üstelik yukarıya taşıdığımız çocuklarımızın da, 15 yaş grubunda yapılan araştırma PISA araştırmaları, o kümenin içerisinde de dar gelirli çocuklarımızın imkanlarının en hızla değişen ülke olduğumuzu görüyoruz; bu da sosyal adalet bakımından da önemli bir gösterge. En hızlı toparlanan ülkeyiz.” dedi.

 

Karma Eğitim

Bakan Avcı karma eğitim ile ilgili şunları söyledi: “Şûra 4 başlıkla toplandı, bu gündem maddeleri arasında karma eğitim konusu yoktu. Eğitim-Bir-Sen Sendikası bunu komisyonda gündeme getirdi. Ne demek istediklerini onlar anlatsınlar ama

benim anladığım kadarıyla söylüyorum, karma eğitim büsbütün kaldırılsın, kızlar ve erkekler bütün eğitim kurumlarında ayrı olsunlar gibi bir teklif anlamadım. Bizim gerçek durumumuzu da bilmekte yarar var, yani Milli Eğitim Bakanlığı olarak biz şu anda hangi uygulamanın içindeyiz? Şimdi ilgili kanun diyor ki, karma eğitim esastır, nokta deyip bırakmıyor, ama eğitimin öğretimin gerektirdiği hallerinde kız ve erkekler için ayrı okullar da açılabilir. Nitekim, yasanın bu cevazı, verdiği bu imkan nedeniyle bugüne kadar pek çok kız ve erkek lisesi açılmıştır, bunlar var zaten. Bir de şu soruluyor mesela: Efendim, siz Milli Eğitim Bakanlığı olarak bir hayırsever okul yaptırmak için size gelse ve dese ki, ben bir lise yaptırmak istiyorum, bir fen lisesi açacağım, ama sadece kızlar için veya sadece erkekler için açmak istiyorum, müsaade eder misiniz? Hangi okul türünden istiyorlarsa HHmemnuniyetle.”

 

Alkollü İçki Servisleri Dersi

Alkollü içki servisi dersi konusuna açıklık getiren Bakan Avcı: “Şimdi bu tavsiye teklifini getiren arkadaşlarımız diyorlar ki, 18 yaşındaki çocuklar içki üretiminde, taşımacılığında, pazarlamasında, sunumunda görevlendirilemezler, yani böyle bir yasa var. Oysa diyorlar, siz Milli Eğitim Bakanlığı olarak otelcilik ve turizm meslek liselerinde 18 yaşın altındaki çocuklarımıza kokteyl hazırlama dersi öğretiyorsunuz, o da hadi neyse, ama bir de bu çocuklarımızı otellere staja gönderdiğiniz zaman bunlar içki servisi yapılan barlarda vesaire staj yapıyorlar, bu da çocukların alkole alışmasının önünü açan, kolaylaştıran bir şey gibi görünüyor. Dolayısıyla, yasada böyle dediği için siz bunu yapmamalısınız, tavsiye kararı bu.

Ders hazırlama konusunda sorun yok çünkü biz bunu gerçek içki malzemesi ile değil, renkli sularla öğretiyoruz. Ama işletmelerde staj esnasında o ortamlarda 18 yaşın altıdaki çocukların staj yapması doğru mudur meselesi işte oradan çıkıyor o tartışma, şimdi onu arkadaşlarımızla çalışıyoruz.” dedi.

 

Bakan Avcı’dan Tavsiye

Bakan Avcı: “Ben kamuoyundan ve bu tartışmalara taraf olan herkesten, önce Şûra kararlarını, yani Şûrada alınan tavsiye kararlarını bir bütün halinde görmelerini, okumalarını, sonra bunların içinden 2-3 tanesini cımbızla seçip siyasi polemik konusu haline getirmekten çok, gerçekten bize katkıda bulunacak şekilde, eğitime katkıda bulunacak şekilde, yol gösterecek şekilde varsa önerileri, eleştirileri ondan sonra yapmalarını tavsiye ederim.” dedi.

Haberin Videosu:

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.